Adi Ortaklıklar
Adi ortaklık; iki veya daha fazla gerçek ya da tüzel kişinin bir araya gelerek kurdukları tüzel kişiliği haiz olmayan ortaklık şirketinin adıdır. Adi ortaklık kuruluşunun daha az masraflı ve kolay olması, kuruluş işlemlerinin herhangi bir şarta veya izne, tescil ve ilana tabi olmaması; emeğin sermaye olarak konulabilmesi, sermaye sınırının olmaması gibi nedenlerle hukukumuzda tercih sebebi olmaktadır. Adi ortaklığın kuruluşu belirli bir şekle tabi tutulmadığından, sözlü veya ispat kolaylığı bakımından yazılı sözleşme ile kurulabilir. Yazılı şekilde kurulan sözleşme Notere onaylatılır.
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Her ortak, para, alacak veya başka bir mal ya da emek olarak, ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlüdür. Sözleşmede aksi kararlaştırılmadığı sürece, katılım payları birbirine eşit ve ayrıca ortaklığın amacının gerektirdiği önem ve nitelikte olmalıdır.
Ortaklar aksini kararlaştırmadıkları sürece, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir. Sözleşmede ortakların kazanç ve zarara katılım paylarından biri belirlenmişse bu belirleme, diğerindeki payı da ifade eder. Bir ortağın zarara katılmaksızın yalnızca kazanca katılacağına ilişkin anlaşma, ancak katılma payı olarak emeğini koymuş olan için geçerlidir.
Adi ortaklık, Türk Ticaret Kanunu kapsamında yer alan ortaklıkların aksine, tüzel kişiliğe haiz değildir. Tüzel kişiliği olmadığından, adi ortaklık kendi adına hak ve borç edinemez, davacı veya davalı olamaz. Ortaklık adına açılacak davalar tüm ortaklar aleyhine, ortaklık lehine açılacak davalar da ancak tüm ortakların katılımı ile gerçekleşebilir.
Adi Ortaklıkların tüzel kişiliğinin bulunmamasından dolayı gelir veya kurumlar vergisi mükellefi değildirler. Ancak adi ortaklıklar katma değer ve stopaj vergisi mükellefiyeti tesis ettirmek zorundadırlar. Bu durumda adi ortaklıkların faaliyet gerçekleştirebilmek ve fatura kesebilmek adına ortaklarının vergi dairesine başvuruda bulunup vergi numarası almaları gerekmektedir.
Ortaklığın kararları, bütün ortakların oy birliğiyle alınır. Sözleşmede kararların oy çokluğuyla alınacağı belirtilmişse çoğunluk, ortak sayısına göre belirlenir. Yönetim, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir.
Genel kural olarak TBK, aksine bir anlaşma olmadığı sürece tüm ortakların yönetim ve temsil hakları olduğunu düzenler. Ortaklar yönetim ve temsil yetkilerini bir veya daha fazla ortağa veya üçüncü bir kişiye devredebilir. TBK’nın 625. Maddesi uyarınca yönetime yetkili ortaklardan her biri, diğerleri katılmaksızın işlem yapabilir.
Kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortak, bu kişiye karşı bizzat kendisi alacaklı ve borçlu olur. Ortaklardan biri tarafından, adi ortaklık adına bir üçüncü kişi ile işlem yapılması halinde, diğer ortaklar ancak temsil hükümleri çerçevesinde, alacaklı veya borçlu olurlar. Bu doğrultuda, kendisine yönetim görevi verilen ortağın, adi ortaklığı üçüncü kişilere karşı temsil yetkisi vardır. Ancak, yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemleri bakımından, temsil yetkisinin bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır.
Adi ortaklığa yeni bir ortak alınması, bütün ortakların rızasına bağlıdır. Aynı şekilde ortaklık payının üçüncü kişiye devri halinde de diğer ortakların onayı gerekir ve bu onay olmaksızın, üçüncü kişi ortak sıfatını kazanamaz.
TBK’nın 639. maddesi uyarınca, ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız duruma gelmesiyle, sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa ortaklardan birinin ölmesiyle, sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa bir ortağın kısıtlanmasıyla, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle, bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle, ortaklık için kararlaştırılmış olan sürenin bitmesiyle, ortaklık sözleşmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuş veya ortaklık belirsiz bir süre için ya da ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuşsa, bir ortağın fesih bildiriminde bulunmasıyla, haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla adi ortaklık sona erdirilebilir.
İş, Ticaret ve Hukuk dünyasını yakından ilgilendiren bir konu olan “Adi Ortaklık” müessesesini kısaca inceledik. Bu konuyla ilgili sorunlarınıza çözüm bulmak ve daha detaylı bilgi almak için info@yakut-yakut.av.tr adresinden bizlere ulaşabilirsiniz.